Tamam, artık ertelemeyle işim bitti. Suçluluk duygusuyla, kaygıyla, stresle ve tabi ki yapmam gerekenleri yapamamakla işim bitti. “Bugün ne yaptın?” sorusuna “Hiçbir şey” demekten usandım. Tabi ki hiçbir şey yapmadım değil, birşeyler yaptım ama beni daha mutlu edecek, daha mükemmel bir insan yapacak ya da daha rahat hissettirecek kadar önemli birşey yapmadım. Kendi kendime şikayet ederek, kendimi eleştirerek ve kendime “bunu gerçekten yapmalıyım, şunu yapmak zorundayım” diyerek 8 saat geçirdim, işte bugün tüm yaptığım bu.
Ertelemek Neden Her Zaman Hemen Yapmaktan Kolaydır?
Psikologlar bana, işlerimi sürekli ertelememin sebebinin, bu ertelemelerin bana kendimi çok çok iyi hissettirmesi olduğunu söylüyorlar. Buna inanabiliyor musunuz? Tüm o suçluluk duygusu, o stres ve o kötü öz güven bana kendimi nasıl daha iyi hissettirebilir ki?
Ama aslında gerçekten de daha iyi hissettiriyor, değil mi? Suçlanma kısmı değil ama bir mazeret bulma ve bu mazeretin tatmin edici bir mazeret olması kısmı. İşte nedenleri:
1- Bir işi ertelediğimiz zaman, nasıl yapılacağını iyi bildiğimiz başka bir işe yöneliyoruz, yani başarısız olma riskimiz yok. Ve riskten kurtulmuş olmak, insana kendini iyi hissettirir – beynimiz bizi açıkta bırakan, savunmasız kılan şeyler yapmayı sevmez.
2- Bir işi ertelediğimiz zaman, yaptığımız şeyler genelde, ertelediğimiz rutin, sıkıcı ve uzun projelere nazaran hemen netice alabildiğimiz daha eğlenceli şeylerdir. Hemen şu an duyacağımız küçük bir heyecan, uzak gelecekteki büyük heyecanlardan daha iyi hissettirir.
3- Erteleme başarıyı engeller ve biz aslında başarmaktan korkarız. Önemli herhangi birşeyde başarı, değişmek, farklı bir insan olmak ve bir birey olarak büyümek anlamına gelir ve tüm bunlar gerçekten çok çok zor şeylerdir. Öte yandan oyalanmak, erteleyip önemli birşey başarmamak demek şimdiki mevcut rahatı muhafaza etmek demektir.
Tüm bunların esasında tamamen kendi hakkımda olduğunu bilmekten ne kadar nefret ettiğimi anlatamam! Eminim siz de kendinizden o kadar memnun değilsinizdir. Ve henüz, ebeveynlerimizden nasıl nefret ettiğimizi, bizi toplumda saygıdeğer biri olarak yetiştirmek uğruna bize yıllarca eziyet çektirdikleri için bizim başarılı olduğumuzu görmelerinden daha çok nefret etmemizi anlatmadım bile.
O Zaman Fakir, Tembel Herifler Ne Yapsın?
Çocukluktan kalan hınçlarınızla nasıl baş edeceğinizi size ben söyleyemem ama belki erteleme probleminizden, bir sürü paranızı ve zamanınızı alan terapilere gitmeden, kurtulmanız için bir yol gösterebilirim. Zaten alacağınız o terapi de ilk etapta o an yaptığınız işi ertelemek için yeni bir bahane olmayacak mı? (Psikoloğum hazır olduğumu söyleyene kadar, yeni romanımı yazmaya başlayamam gibi...)
Mesele erteleme probleminden kurtulmaya gelince, tek yapacağımız şu: a) ertelemenin ödülünü en aza indirmek; b) ertelememenin ödülünü en yükseğe çıkarmak. Bu ne kadar zor olabilir ki?
Tamam, belki birazcık zor olabilir. Şu halde bu işi nasıl yapacağız? Programımız nedir? Bakalım bu işi halledebilecek miyiz?
1. Listeler Yapın
Bunu söyleyeceğimi biliyordunuz değil mi? Listeleri severim, bilirsiniz. Liste iyidir, listeyi yapması eğlencelidir ve hatta içindekileri başardıktan sonra listeyi buruşturup atması daha da eğlencelidir. Bunun yanı sıra listeler bize ertelemeye yol açacak en az iki veya üç etkenle baş etmemize de yardım eder.
1- Bir liste yapmak, size birşeyler yapıyormuşsunuz hissi verir. Bing! İlk ödülünüzü aldınız bile.
2- Listedeki maddelerden birini başardıktan sonra onu listeden çıkarmak iyi hissettirir. Bing! Bir ödül daha.
3- Liste yapmak yapmanız gereken şeyleri unutma, dolayısıyla başarısız olma riskini de azaltır. Bing! Riskten hoşlanmayan beyniniz bunu çok sevdi.
Tabi ki, öyle rastgele herhangi bir liste yapamazsınız. Söylemekten hiçbir zaman sıkılmayacağım, liste somut, tane tane ve yapılabilir olmalı – listenizdeki ilk madde, şöyle bir göz atıp hemen yapabileceğiniz birşey olmalı. Nasıl yapılacağını bilmiyor musunuz? O zaman listenizin ilk maddesi o olmamalı, listenizin ilk maddesi nasıl yapılacağını bildiğiniz bir iş olmalı. Ya da listenizin ilk maddesi bir işin nasıl yapıldığını öğrenmek için internetten araştırma yapmak, kütüphaneye gidip kitap almak ya da o konuda kurs almak olabilir.
Sonra listenizdeki bir sonraki madde de bakıp hemen o anda yapabileceğiniz bir iş olmalı, ve üçüncüsü de, ve dördüncüsü de. Eğer listenizdeki bir maddeyi okuduktan sonra iki dakika içinde yapmaya başlamazsanız, o madde yeterince somut değil demektir. Buna “Diğer iki dakika kuralı” diyebiliriz.
2. Motive Olun
Nasıl motive olacağınız konusunda bir sürü tavsiyeler var. Onlara bakın, okuyun ama motive olmanız için ne gerekiyorsa, ne yapabiliyorsanız yapın. İşte o tavsiyelerden biri: En iyi durum/En kötü durum oyununu oynayın. Üzeride çalıştığınız şeyden alabileceğiniz en iyi netice nedir? Bir düşünün. Bir hayal edin. Tamam, şimdi bunu bir dakikalığına bir kenara bırakın. Şimdi, en kötü neticenin ne olacağını düşünün. Korkmayın, itiraf edin. Çalıştığınız projeyi bitirdiniz ve.. ne? Sorun kendinize, verdiğiniz cevabın gerçekleşmesi ne kadar mümkün. Bu noktada dürüst olun. Büyük ihtimalle tamamıyla başaramayacağınız bir işin sorumluluğunu üstlenmemişsinizdir. Tamam, en kötü ihtimali buldunuz, böylesi daha iyi. Şimdi kendinize iyi neticeyi almak için birşey yapmamanın kötü neticeyi alma riskine değip değmeyeceğini sorun. (not: eğer projenizi başarıyla bitirmenizin sizi öldürme ihtimali varsa lütfen kendinizi motive etmeyin, etrafta olmanızın bana bir zararı yok.)
Motive olmanın başka bir yolu da geçmişteki başarıları tekrar yaşamaktır. En son bir projeyi başarıyla bitirdiğinizde nasıl hissetmiştiniz? O projeyi bitirmek için neler yapmak zorunda kalmıştınız? O kadar da zor değilmiş, değil mi?
Devam ediyoruz.
3. Kendinizi Ödüllendirin
Ödüllerin iyi motive etmediğini söyleyenler vardır. Onlara inanmayın. Onlar muhtemelen hapse girmesi gereken suçlulardır .
Tamam, belki o kadar değil – ama onlar sadece dışarıdan gelen ödüller hakkında haklılar, yani rüşvet gibi. Böyle ödüller olduğu sürece, çalışanlara ödüller önermek onların motivasyonunu artırmaz. Ama kendinize ödül koymak – işte bu sağduyulu bir hareket gibi duruyor. Tüm ihtiyacınız olan o Bing! anı. Sonuç olarak sadece elinde dizüstü bilgisayarı olan ve ağzımızın tadını yerine getirecek bir fincan kahve isteyen kılsız maymunlarız.
Araştırmacılar, bir maymunu içinde basıldığı zaman yemek veren bir düğme olan bir kafese koyarlar. Maymun düğmeye bastı, gelen yemek maymunun hoşuna gitti, o yüzden tekrar düğmeye bastı. Sonra tekrar bastı, sonra tekrar. Maymunlar da kahvesiz, bilgisayarsız ve biraz daha kıllı insanlardır, yani hızlı öğrenirler.
Daha sonra, araştırmacılar bu deneye küçük bir değişiklik eklediler: Düğmeye her üçüncü basışta maymuna yemek yerine elektrik şoku verdiler. Maymun düğmeye bastı “Ah!” dedi, sonra kendisine verilen yemeği yedi, sonra tekrar “Ah!” dedi, sonra tekrar ikramını yedi.
Bu hikayeden çıkaracağımız ders şudur ki, yemeğimiz aldığımız sürece, bir miktar pisliğe katlanabiliriz. Şimdi sizin sıranız, kendinize, sonunda canınızın acıyacağını bile bile, her seferinde düğmeye basmanızı sağlayacak bir ödül bulun.
4. Sorumlu Olun
Mahcubiyet, suçluluk, utanç – bunlar etkili motivasyon yöntemleri olabilir. Problem şu ki, bunlar bize doğrultulmuş durumdayken, yıpratıcılardır; motive ettikleri hızla, olan motivasyonumuzu da alıp götürebilirler. Kendinizin iyi olmadığınızı, tembel ve aptal olduğunuzu düşünürken, aynı zamanda da kendinizi başarısız olmayacağınıza ikna etmek zordur.
Tavsiyem: suçluluğunuzu ve utancınızı, sevdiğiniz ve saygı duyduğunuz birine aktarın. En azından Tim Ferriss* böyle yapardı.
Tam olarak ne mi kastediyorum? Basit: ne yaptığınızı, ne yapacağınızı, bu işi yapacağınız için ne kadar heyecanlı olduğunuzu, bunun sizin için ne kadar önemli olduğunu birine söyleyin, hatta bir sürü insana söyleyin.
Şimdi, risktesiniz. Başarısız olursanız, herkes bilecek. Bu başarısız olma korkusunu iyi yönde kullanın. Herkesin sizin bu işi yapmak istediğinizi bilmesinin olumsuz neticeleri neler olacak: sıkıcı olsa da birkaç saat verimli çalışma, ya da Desktop Tower Defense oyununun bir turu.
5. 3 Dakika İçin Yapın
Gaz solumak ya da reality şov izlemek gibi şeyler dışında herhangi birşeyi sadece 3 dakika için yapabiliriz, değil mi? Bir kronometre alın. (Gidip büyükannenizin eski zamanlardan kalma zamanlayıcısını çalmanızı önermiyorum ama gerekirse onu da yapın.) 3 dakikaya ayarlayın ve çalışın. Üç dakikadan daha az bir zamanda yapabileceğiniz bir işi de ertelemeyeceğinize göre, işinizi başarılıyla tamamlayamama gibi bir korkunuzun olması için bir sebep yok. Ve zaman dolduğunda, kendinize bir fincan kahve, bir el mayın tarlası oyunu, yarım saat porno siteleri sörf, ne olursa, canınız ne istiyorsa onu yapacağınıza söz verin. Bing! Ödülünüzü aldınız ve bilin bakalım başka ne oldu? Üç dakikalık işi yapmış olmak, kendinizi gayet iyi hissetmenizi sağladı. Bing, bing!
Bir dahaki sefere saati 5 dakikaya kurun. Sonra on dakikaya. En nihayetinde, size meydan okuyorum, ölmeden aralıksız 25 dakika verimli çalışabilirsiniz.
Gerçi başka birşey daha var: bazen çalışmaya başladıktan sonra, amaçlarımız için çalışmak bizi o kadar iyi hissettirir ki, zaman dolsa bile durmayız. Mazeretler üretmeye başlarız, “bir cümle daha yazayım, sonra mayın tarlası oynayacağım” deriz ve aslında kendi ertelememizi ertelemiş oluruz. Bing, bing, bing, bing!
6. Değişimi Kabul Etmeyi Öğrenin
Son olarak, bu başarma korkusunu aşmalısınız. Başarının size neler getireceğini tahmin etmeniz zor olabilir, ama size söz veriyorum, şimdi tahmin edemeseniz de başardığınız zaman göreceksiniz ki bu başarının getirdikleriyle nasıl baş edeceğinizi biliyor olacaksınız.
Bu tür yazıları bu erteleme problemini çözmek için bu tavsiyeleri, yarın ilk iş olarak, hayata geçirin gibi kurnaz bir şakayla bitirmek bir gelenek gibidir. Ama ne yapacağım biliyor musunuz? Bu erteleme problemi ciddi birşey olabilir, o yüzden bunu yapmayacağım. Onun yerine size hemen monitörünüzü kapatıp, bir parça kağıt alıp bundan sonra ne üzerine çalışacaksanız o konuda bir liste yapın diyorum. Ve ondan sonra da listedekileri yapmaya başlayın. Çünkü, bana güvenin, buna başladıktan sonra daha iyi bir insan olacaksınız. Ve bu size kendinizi çok iyi hissetmenizi sağlayacak.
0 yorum:
Yorum Gönder